Cinnah 19*
Ankara Cinnah Caddesi 19 numara, farklı medyumlarda 3 eserin
ortak noktası ve ilham kaynağı: Mimarlık, sinema ve sergi.
"Ütopyanın anıtı, onun ölümü anlamına gelecektir. Gerçek
ürüne yaklaştıkça ise, devrimden uzaklaşsa bile, kendisi de mimarlık alanında
bir savaşımı temsil eder hale gelmiştir. Cinnah 19'un önemi, ütopik olan ile
gerçek (reel) olan arasındaki salınımı mimarlığa dönüştürmesindeki büyük
başarıda yatmaktadır."1
Ankara Cinnah Caddesi 19 numarada bulunan yapı, döneminin ve
Türkiye'nin önemli modern mimari örneklerinden biri. 1954–57 yılları arasında
yapımı tamamlanan, Mimar Nejat Ersin imzalı Cinnah 19, giriş
kotunda yarattığı bahçe, ortak taşlık alanı, demokratik plan şeması, teras
katında bulunan havuz ve saunası ile dönemine göre ütopik, fütüristik bir
çizgide duruyor. Apartmana ait ortak kullanım alanlarıyla, bir arada yaşama
duygusunu pekiştiriyor, kendi muhitini üretiyor. Cinnah 19, topografya
kararları, yapısal özellikleri ve modern üslubuyla pek çok alanda söz üreten
ikonik bir eser. Şu an 3 ve 4 numaralı dairelerinde Mimarlar Derneği 1927’ye ev
sahipliği yapıyor.
Bu yapıya odaklanan Cinnah 19, yönetmen-video
artist Can Koçak’ın diploma projesi. Deneysel kurmaca kısa
film, 28. Ankara Uluslararası Film Festivali, 70. Cannes Film Festivali
Türkiye Sinema Standı & Kataloğu ve 14. İstanbul Uluslararası Mimarlık ve
Kent Filmleri Festivali gibi organizasyonların resmi seçkilerinde yer
aldı.
Can Koçak, Cinnah 19 - Kısa Film (2016)
Kısa film, birlikte gösterilen iki akstan oluşuyor. Sağ
tarafta, yapının insan yokluğunda yalın ve huzursuz hâli akarken, aynı anda sol
tarafta, farklı bir vakitte Cinnah 19’un sakinlerini, insanla hayat bulan,
canlanıp seyirciyi içine alan mekânlarını izliyoruz. Farklı bir bakış açısıyla
ise, ortak yaşam alanlarının kayboluşuyla ıssızlaşan mekânlar, kentin
sessizliği, izleyiciyi düşünmeye sevk ediyor. Işık, zaman ve iklime göre yaşam
ritmi değişiyor, uzak duygular birbirine karışıyor. Başta fotoğraf karelerini
andıran durağan görüntüler, zamanla iki aksta farklı ritimlerde zenginleşerek
dinamizm üretiyor, böylelikle mimarideki seçkin ve zarif detaylar seyirci zihninde
çizgilerden çıkıp ete kemiğe bürünüyor. Bu iki evrene aynı anda bakmak, sonsuz
alternatiflerin bir aradalığı ve zenginliği, seyirci olarak beni
heyecanlandırıyor. Mekânın ruhu, zihnimi kaplıyor.
2017 Ocak ayında, “Biz İnsan Mıyız?” temalı
3. İstanbul Tasarım Bienali’nin Taşkışla sergisinde karşılaştığım Cinnah 19 işi
ise beni daha çok etkiliyor. Seyirci, bu defa zaman çizgisinde istediği yerde
bulunmakta özgür. Kısa filmde aynı anda akan iki aks, şimdi tek bir aks ve
seyirci, önündeki klavyeden, istediği anda, istediği kadar kalmak üzere
alternatif evrene geçebiliyor. Anlar arasında gezinirken değişen görüntü ve
ses, izleyicisini çepeçevre sararak bedenini olduğu yerden yalıtıp, götürdüğü
mekânın atmosferine karıştırıyor. Loş bir ışıkla aydınlatılmış sıcak bir odada
kitap okuyan kadına eşlik ederken, gözünüzü sisli havada, ıslak ve soğuk betona
damlayan yağmura açabiliyorsunuz. Cinnah 19’un odalarında dolaşırken
bir rüyadan diğerine geçiyorsunuz, fakat uyanıksınız. Üstelik rüyanızı siz
kontrol ediyorsunuz.
1 Ali Cengizkan, “Cinnah 19,
Ütopik mi Gerçek Modern mi?”, Mimarlık, 202, s. 304
Şeymanur Ceylan. Şubat 2020’de İstanbul Teknik
Üniversitesi Mimarlık Bölümü’nden mezun oldu. 2016 yılından bu yana Türkiye
Tasarım Vakfı gönüllüsü olarak çeşitli atölye, çalışma ve organizasyonlarda yer
aldı. Mayıs 2019’da “Taşlar” isimli kısa filmini çekti. Sinema ve mimarlık
kuramı ile ilgileniyor.
#Mimarlık