Bilinçaltımız Kaç Kelvin?
Masanın üstünde yanan mumu izlerken hayallere dalıp
gitmişti. Elektriklerin kesildiği her zaman bu mutluluğu yaşıyordu. Mutfaktan
alıp geldiği mumu yakmış, ne zaman biteceğini düşünmeksizin kendini hayallerine
bırakmıştı. Fazla bir zaman geçmeden odanın içine dolan bembeyaz ışığın
etkisiyle rüyadan uyanması bir oldu. Sanki kutsal bir güçle onu bu ruh haline
bürüyen mum ışığı, odasının tavanındaki avizenin ışığına boyun eğmişti artık…
Günlük
yaşantımızdaki koşuşturmalarımız yaşadığımız çevreyi, bir fotoğraf arka planı
gibi bulanıklaştırıyor. Her gün geçtiğimiz sokakları, yaşadığımız evi tüm bu
meşgalenin içerisinde göz ardı ediyoruz. Sıradanlaşan mekanlarımızda, bir mola
verip kendimizi bir köy evinin balkonundan zifiri karanlıkta yıldızları izleme
mutluluğundan mahrum edebiliyoruz. Uyumak için yatağa yatmadan önce yaptığımız
gibi çevremizi tasarlarken de ışıkları kapatmakla başlayabilir miyiz?
Mekan tasarımına başlarken yaptığımız moodboardları bir düşünelim. Aradığımız
atmosferi yaratabilmek için malzeme ve renk katmanlarını üst üste, yan yana
koyarak birbirleri içinde bir bütün olarak nasıl bir uyum yakaladıklarını
keşfetmeye çalışırız. Belki de dokunma duyumuzla hissedemediğimizden olsa
gerek, bu uyumu yakalamaya çalışırken renk ve malzemeleri görünür hale getiren
ışığı ihmal edebiliyoruz. İşte karanlıkta yaktığımız bir mumun ışığı,
yaşadığımız çevreyi oluşturan renk ve malzeme katmanlarını bastırarak bizi
kendine çekiyor ve yalnızca aleve yani ışığa odaklanmamızı sağlıyor.
Çevremizi durup izleme fırsatı bulduğumuzda, gün doğumundan batımına kadar
güneşin bize sunduğu büyük bir ışık ve renk çeşitliliği vardır. Yaşadığımız
mekanlarda kullandığımız yapay aydınlatmalarda da bundan referans alabilmek
için öncelikle aydınlatma tasarımında temel olan üç katmana göz atabiliriz.
Bunlardan ilki ve en önemlisi ortam aydınlatmasıdır. Adından da
anlaşılacağı üzere, doğal ışık kaynağı olan güneşin sağladığı gibi mekanın
genel olarak aydınlatılmasıdır. Odalarımızda kullandığımız avizeler, tavan
armatürleri veya ortamı aydınlatan spotlar, aplikler ve daha birçok aydınlatma
elemanı buna örnek verilebilir. Bu tabanın üzerine gelen diğer bir katman
ise görev aydınlatmasıdır. Görev aydınlatması; okuma, yemek yeme,
makyaj gibi faaliyetlerimizi gerçekleştirmemiz için gerekli olan ışığı sağlayan
aydınlatmadır. Yemek masalarımızın üzerine yerleştirdiğimiz armatürler veya
çalışma masalarımız için kullandığımız masa lambalarını bu kategoride
düşünebiliriz. Bu katmanlardan sonuncusu ise vurgu aydınlatmasıdır.
Mekanda kullandığımız dekoratif veya mimari ögeleri vurgulama amaçlı yapılan
aydınlatma ve mekanın atmosferini oluşturan dokunuşlar olarak tanımlanabilir.
Tavanlarda veya nişlerde gördüğümüz gizli aydınlatmalar, duvar aplikleri veya
tabloları aydınlatan spotlar olabileceği gibi mumlar da bu katmana örnek
verilebilir.1
Aydınlatma tasarımındaki bu katmanların ayrıştırılmasında kullanılan
yöntemlerden biri de ışık sıcaklığıdır. Kaynaktan yayılan ışığın rengi olarak
tanımlanan ışık sıcaklığı; temel olarak metal bir cismin ısıtıldıkça
sıcaklığına bağlı olarak sarı, turuncu, mavi gibi renk ve tonlarına bürünmesi
gibi bir prensibe dayanır. Işık da beyaz rengi tanımlarken sıcaklık üzerinden
sınıflandırılmıştır. Ölçüt olarak Kelvin birimi kullanılır ve
büyüdükçe turuncudan maviye doğru yaklaşır.
Kelvin Değerlerine Göre Renk Sıcaklıkları
1700K-1800K aralığı gün doğumu-batımı veya ateş gibi kırmızımsı bir renkleri
belirtir.
2400K-3500K aralığı akkor flamanlı lambalar,
4500K-6500K aralığı LED Lambalar, floresan ve gün ışığı olarak kabul edilir.2
Genel olarak ışık sıcaklıkları da üç ana başlık altında toplanır. Bu
başlıklardan ilki 3000 kelvine kadar olan sıcak ışıktır. Sıcak ışık
dinlenme aktivitelerinin gerçekleştirildiği rahat ortamlarda tercih edilir.
Yatak odaları, dinlenme odaları veya salonlarda kullanılabilir. Diğer bir
başlık ise 3000K-5000K arası olan nötr ışıktır. Nötr Işık mutfaklar,
tuvaletler, ofisler gibi orta düzeyde ilgi gösteren faaliyetlerin
gerçekleştirildiği mekanlarda kullanılabilir. Son başlık da 5000 K ve üzeri
ışık sıcaklığına sahip olan soğuk ışıktır. Hastane,
eczane, üretim tesisi gibi dikkat ve uyanıklık gerektiren faaliyetlerin
gerçekleştirildiği alanlarda soğuk ışık tercih edilir. LED teknolojisinin bize
sağlamış olduğu bu geniş renk sıcaklık aralığını mekan tasarımlarında çeşitli
kombinasyonlar ve kullanımlar ile zenginleştirerek birbirinden farklı
atmosferler yaratabilmek mümkündür.3
Teknolojide olduğu gibi
aydınlatma sektörünün de oldukça hızlı bir şekilde gelişen ve dönüşen bir ürün
portföyü vardır. Birçoğumuz akkor flamanlı (enkandesan) lambalardan floresan
lambalara ve ardından adeta bir devrim olan LED teknolojisine geçişe şahit
olmuşuzdur. Kendi geçmişime, çocukluğuma dair bir geri okuma yapacak olursam;
akşamları mahallede arkadaşlarımla oynadığımız saklambaç oyununu düşünüyorum.
Saklanacak yer bulmak için koşuştururken ebe olma sırası gelen kişinin başını
yasladığı aydınlatma direğine doğru bakıyorum. Üzerinde ateş rengi yanan
kocaman bir ışık, tüm mahalleyi sarı-turuncu arası bir renge boyuyor. Oyun
bitip yorgun bir şekilde eve döndüğümde de durum çok farklı değil, odamın
tavanında asılı duran avizedeki ampul de aynı şekilde odamı sarı bir renge
bürüyor. Büyüdükçe akşamlarımın beyazladığını fark ediyorum. Yatak odamdaki
sönen LED lambamı 2700 Kelvinlik yeni bir lambayla değiştirince odam yeniden
sararıyor ve bir an olsun çocukluğuma dönüyorum.
Enes Furkan Güçyener. İstanbul Bilgi Üniversitesi İç mimarlık Bölümünü
birincilikle bitirdi. Özel ilgi alanı olan ürün tasarımı ve aydınlatma üzerine
çalışmalar yapmaktadır. Şu anda LAB.1 Aydınlatma Tasarımı & Danışmanlık
firmasında aydınlatma tasarımcısı olarak çalışıyor.