Menu

Home Page / Blog

Bir Şehir Nasıl Dirençli Olur?
İskele Blog 12 June 2020
Ece Turna

Bir Şehir Nasıl Dirençli Olur?

Latince kökenli İngilizce bir kelime olan "resilience", Türkçeye "dirençlilik" olarak çevrilmiş. Resilience, dirençlilik anlamına ek olarak dayanıklılık, esneklik gibi anlamları da olan, şehircilik literatürünün yanı sıra psikoloji literatüründe de kendine yer edinen bir kavram.

Büküldüğü zaman esneyen ama eski formuna geri dönebilen esnek bir materyal gibi insanlar da kriz anlarında yeni durumun etkilerini yaşar. Kimileri eski formuna geri dönebilirken kimileri ise kırılır.

Şehirler de bir bakıma insanlar gibidir. Afet ve kriz anlarında bazı şehirler yani ‘dirençli şehirler’ dediklerimiz ayakta kalırken diğerleri çökebilir.

Uluslararası bir ekonomi örgütü olan ve şehircilik alanında hatırı sayılır çalışmaları bulunan OECD’ye (Organisation for Economic Co-operation and Development — Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü) göre dirençli şehirler gelecekteki ekonomik, çevresel, sosyal ve kurumsal şoklara hazırlıklı olan, onları absorbe edebilen ve bu krizlerden sağlam çıkabilen şehirlerdir. Dirençli şehirler sürdürülebilir kalkınma, refah ve kapsayıcı büyümeyi teşvik ederler.

Peki bir şehri dirençli kılan nedir ve nasıl dirençli olur bir şehir?

Aslında bu sorunun cevabı pek de kolay değil. Dirençli olmak isteyen şehirleri uzun ve zorlu bir yolculuk bekliyor. Zira bir şehrin dirençli olması dört temel etkene bağlı: Ekonomi, yönetişim, toplum ve çevre.

Çeşitli ve çok sayıda endüstrisi; büyümeyi tetikleyecek dinamik bir ekonomik yapısı; yenilikçiliğin de işin içinde olmasını sağlayan koşulları olan; insanların rahatça iş bulabildiği, hizmetlere rahatça erişebildikleri ve becerilerini geliştirebildikleri şehirler ekonomik anlamda dirençliliklerini sağlamışlardır diyebiliriz.

Açık yönetim ve liderlik anlayışını benimsemiş, liderlerinin stratejik ve entegre yaklaşımları olan, halkın yönetimde söz hakkı olan, açık ve şeffaf yönetim anlayışını benimseyen şehirleri de dirençli yönetişime (governance) sahip şehirler olarak tanımlamak mümkün. Toplumun kapsayıcı ve uyumlu olduğu, vatandaşların topluluklardaki ağlarının ve iletişimlerinin etkin olduğu, güvenli mahalleleri olan, bireylerin sağlıklı ve mutlu yaşamın tadını çıkardıkları şehirler ise dirençli toplumları olan şehirlerdir. Son olarak, dirençli çevresel yapısı olan şehirlere baktığımızda ise bu şehirlerin sağlam ve çeşitli ekosistemlere, yeterli doğal kaynaklara, arazi kullanımına yönelik tutarlı politikalara sahip olduğunu ve altyapının da temel ihtiyaçları rahatlıkla karşılayabildiğini görürüz.

Tüm bunların yanı sıra bir şehri dirençli kılan çok önemli bir etken daha var. O da bir şehri şehir yapan insanın, şehirlinin, bireyin direnci. Bir şehrin insanları yeteri kadar istekli, mücadeleci, güçlü kısacası dirençli olmazsa o şehir ne kadar dirençli olabilir?

Yaşadığımız şehirlerin trafiğinden, kirliliğinden, sıkıcılığından her gün bıkmadan şikayet ederken kaçımız şehri için harekete geçiyor? Kaçımız yere çöp atan birini gördüğünde uyarıyor? Kaçımız sökülmüş bir kaldırım taşı, taşan bir rögar ya da oyuncakları kırılmış bir park gördüğünde belediyeyi arayıp bunu bildiriyor ya da elindeki cep telefonundan bir şikayet formu dolduruyor?

“Herkes dünyayı değiştirmeyi düşünür. Ama kimse kendini değiştirmeyi düşünmez.”
Lev Tolstoy

“Dünyada görmek istediğiniz değişim olun.”
Mahatma Gandhi

Dirençli şehirler için dirençli şehirliler gerekir.

Dünya örneklerini incelediğimizde dirençli olmayı başarabilmiş ya da bu yolda emin adımlarla ilerleyen birkaç şehre rastlamak mümkün. Bu konuda en başarılı örneklerden biri Amerika Birleşik Devletleri’nin güneyindeki Louisiana eyaletinin en büyük şehri olan 391.000 nüfusa sahip New Orleans.

New Orleans’dan 2005’te gerçekleşen Katrina Kasırgası’ndan aldığı darbeler sonucunda akıllanmış bir şehir olarak bahsetmek mümkün. Bu kasırga, şehrin %80’ini ağır hasara uğratmış, 1 milyon insanı evsiz ve işsiz bırakmış, ayrıca 1800 kişinin yaşamını yitirmesine sebep olmuş.

New Orleans Belediyesi bu afetten sonra harekete geçmiş ve dirençli şehir olma yolunda birçok çalışma yapmıştır. Ağustos 2015’te dirençlilik stratejisi belgesini yayınlayan şehir, Eylül 2016’da bir yıl boyunca neler yaptıklarına dair bir faaliyet raporu da yayımlamıştır.

Çevresel değişimi kucaklayan, adil, değişime hazırlıklı modern bir şehir olma vizyonunu benimseyen New Orleans akıllı su yönetimine geçiş yapmış, enerji kesintilerine karşı inovatif çözümler geliştirmiş, tüm plan süreçlerine halkın katılımını sağlamış, ulaşım ve altyapı sistemini bölgesel çözümlerle herkes için erişilebilir kılmıştır.

Kasırga öncesi ve sonrası New Orleans

İklim değişikliği, doğal afetler, yoğun nüfusun getirdiği problemler, ekonomik krizler ile mücadelede başarılı olmayı sağlayan dirençlilik kavramı 21. yüzyıl şehirlerinin tümünün benimsemesi gereken bir olgudur.

Haftalarca, aylarca evlerimize kapanmak zorunda kaldıktan sonra bir günde ‘yeni normale’ geçmek zorunda kaldığımız şu günlerde şehirler ya da biz yeterince dirençli olabilseydik bunları yaşamak zorunda kalır mıydık? Tüm canlılara daha saygılı davransak, doğayı yeterince koruyabilsek, tüketimlerimizi azaltsak daha dirençli varlıklar olabilir miyiz ve böylece şehirlerimizin de daha dirençli olmasını sağlayabilir miyiz acaba?

Hong Kong’dan bir duvar yazısı, Mart 2020.

21. yüzyıl dünyasında dirençli bir şehir olmak maalesef çok da kolay değil. Amazon ormanları yanarken, ortalama bir şehir büyüklüğündeki buzullar okyanuslarda yüzerken, 2020’nin Afrika’sında insanlar hala susuzluk ve kıtlık ile mücadele ederken, her geçen gün yeni bir hayvanın ya da bitkinin soyu tükenirken, yüzlerce insan dünyanın en zengin metropollerinde sokakta yaşamak zorunda kalırken şehirler nasıl dirençli olabilir?

New Orleans’ ResilienceChallenge. 100 Resilient Cities  
OECD. Resilient Cities 
Resilient New Orleans (2015). City of New Orleans.
Tüysüzoğlu, N. Resilience: Krizi Cevhere Dönüştürme Sanatı.


Ece Turna. Şehir Bölge Plancı. 2016’da Thesally Üniversitesi’nde, 2018’de Dortmund Teknik Üniversitesi’nde Erasmus programıyla eğitim aldıktan sonra 2019 yılında İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü’nden mezun oldu. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde çalışıyor ve İstanbul Teknik Üniversitesi’nde bölge planlama üzerine yüksek lisans yapıyor. Şehirleri gezerken fotoğraf çekmeyi, yeni insanları, kültürleri ve lezzetleri tanımayı seviyor.

 

Similar Posts

Tarihi Metnin Mekânsal Okuması: Machiavelli vs. Nizamü’l-Mülk
Eren Can Altay İskele Blog
Tarihi Metnin Mekânsal Okuması: Machiavelli vs. Nizamü’l-Mülk

Siyaset felsefesi ve tarihi açısından Nizamü'l-Mülk'ün "Siyasetnamesi" ile Machiavelli'nin "Prens"i birçok defa karşılaştırılmıştır. Ancak bu defa, zaman üzerinden yola çıkarak tarihsel bir okuma yapılmamıştır. Tarihsel metinler, günümüzdeki bir mimarın gözünden mekânsal olarak ele alınmıştır.

Read more
Ahmet Doğu İpek’in Başımızda Siyahtan Bir Hale Sergisi Üzerine İzlenimler
Heval Zeliha Yüksel İskele Blog
Ahmet Doğu İpek’in Başımızda Siyahtan Bir Hale Sergisi Üzerine İzlenimler

Ahmet Doğu İpek’in Arter’de yer alan “Başımızda Siyahtan Bir Hâle” isimli sergisi sanatçının 2020–2022 yılları arasında farklı mecraları kullanarak ürettiği eserleri bir araya getiriyor. Heval Zeliha Yüksel, farklı duyulara ve sayısız deneyime açık olan sergiyi Ahmet Doğu İpek ile gezerek sergiye dair izlenimlerini yazdı.

Read more
Share
TR