Eski Semtin Yeni Sakinleri
Küçük veya büyük dokunuşlarla insanların hayatlarına
değdiğimiz kent, mimarlık ve tasarım alanlarında asıl amacımız yaşantımızı,
dünyayı güzelleştirmek. Bu amaç doğrultusunda yaptığımız küçük dokunuşların
büyük etkileri olabiliyor. Aslında birçoğumuz kenti keşfederken ya da içinde
yaşarken bu değişiklikleri gözlemleyebiliyoruz. Son 40 yıldır İstanbul’un
tarihi nitelik taşıyan bazı semtlerin sosyal karakterinde değişim yaşandığını
görmekteyiz. Cihangir’den Galata’ya yürüdüğümüzde, Sulukule’den
geçtiğimizde, Yeldeğirmeni’nde, Balat’ta her çay içtiğimizde farkında olarak ya
da olmadan semtlerin kullanıcılarının değiştiği “soylulaştırma” sürecini
gözlemleriz.
Soylulaştırma (gentrification), orta sınıfların şehir merkezlerindeki
yoksul mahallelere yerleşmeleri, eski yerleşim dokusu yerine üst gelir grubuna
hitap eden konutlar yapılması ve bu bölgelerin sosyal karakterinin değiştirmesi
ile ilgili olarak kullanılmıştır. Bu kavram Batı Avrupa, Anglosakson ülkeleri
ve Japonya’da 1970’lerden itibaren ele alınsa da Türkiye’de etkisini 1980’de
göstermeye başlamıştır. Soylulaştırmaya, mekânın eski haline referans
ile yaşadığı dönüşüm, yaşanabilirlik, güvenlik, çevre temizliği, sağlık gibi
kriterler göz önünde bulundurulduğunda, olumlu bir gelişme olarak bakılabilir.
Bununla birlikte, soylulaştırma süreci özünde bir yerinden etmedir; bir semtin
eski sakinlerinin yerine, alım gücü daha yüksek olan kesimlerin yerleşmesidir.1
Dünyada soylulaştırma süreci için genelde verilen tipik örnek, New York’un SoHo
semtidir. Bu semt, Bourdieu’nun “yeni kültür aracıları” olarak
adlandırılan aktörleri öncülüğünde, bir sanatçılar kolonisi olarak adeta
yeniden yaratılmıştır. Bunun yanı sıra, İngiltere’de Birmingham’da,
Newcastle’da, İskoçya’da Edinburgh ve Glasgow’da soylulaştırma örneklerine
rastlanmaktadır.2
Bu sürecin yaşandığı Türkiye örneklerinden biri olan Balat’ta köhneleşme,
İstanbul’da diğer soylulaştırılan mahallelerde olduğu gibi, 1950’li yıllardan
sonra Anadolu’dan gelen göçmenlerin, gayrimüslim azınlıkların yerini
almalarıyla başladı. Bölgede kötü olan sosyal ve ekonomik koşullar, 1980’li
yıllarda Haliç’in sanayileştirilmesi çalışmalarıyla birlikte kimlik değiştirme
sürecine girdi. Ancak 1990’ların sonunda İstanbul’da gerçekleştirilen Habitat
II projesiyle birlikte Fener ve Balat Semtlerinin
Rehabilitasyonu Programı’nın ilan edilmesi sebebiyle bölgede soylulaştırma
sürecinin dinamikleri ortaya çıkmaya başladı.3
Daha çok üretim alanlarının ve konutların yer aldığı Balat, turizm ve ticaret
baskısı altında kaldı. Bugün Balat’a gittiğimizde Balat’ın eski sakinleriyle
değil, 2000 sonrası gelen yeni sakinleriyle karşılaşıyoruz. Bölgedeki konut
fiyatlarındaki büyük artış semtin bir orta-üst sınıf mahallesine dönüşmesine
sebep oldu. Kiralarını karşılayamayan, bölgeye giderek yabancılaşan eski
mahalle sakinleri evlerini terk etmeye başladı. Birçok üçüncü nesil kahveci,
yoga merkezi, organik ürün satan dükkânlar semtte yerini aldı. Bu açılan yeni
mekânların semti daha da çekici hale getirerek tüketim mekânı haline
getirdiğini gözlemleyebiliriz. Mahalle sakinleri de artık mahallede kimseyi
tanımadıkları için kendilerini yabancı hissettiklerinden bahsederler.
Soylulaştırılan semtten ayrılan semt sakinleri beraberlerinde semte ait
değerleri de götürürler ve yeni gelenlerin sahip çıktıkları semt yapay bir
mahalle havasına bürünür. Bu durum Balat’ta da etkisini göstererek semtin
sosyal dokusunun değiştiğini göstermektedir.
Balat gibi İstanbul’un birçok semtinde de bu değişimi gözlemleyebiliriz.
Cihangir’e, Ortaköy’e, Arnavutköy’e ya da Yeldeğirmeni’ne gittiğimizde konut
alanlarının turizme yönelik geçici mekânlar haline geldiğini görürüz. Soylulaştırmaya,
kentsel yenilenme ve sürdürülebilirlik açısından, ihmal edilmiş ya da zamanla
çöküntü alanı haline gelmiş semtlerin yenilenmesi açısından olumlu bir anlam
yüklenebilir. Ancak bu değişim tarihi çevrelerin fiziksel yönden yer yer
iyileşmesini sağlasa da sosyal dokusunun değişmesine ve kültürel sürekliliğini
yitirmesine sebep olur.
Balat’ta Bir Vintage Mağazası ve Mezat, Büşra
Öktem Karagül.Balat’taki 3. Nesil Kahveciler, Büşra Öktem
Karagül.
Tarihi çevrelere yaptığımız dokunuşlara, sadece fiziksel bir yeniden yapılanma
olarak bakmamalı, bu projelerde sosyal yapı da göz önünde bulundurularak
iyileştirilmesi hedeflenmelidir. Tarihi çevreler, içinde yaşayanların olduğu
kadar kültürel sürdürülebilirlik açısından da herkesindir. Korumada esas olan
kentleri kimlikleriyle birlikte korumaktır. Bu yüzden tarihi konut alanlarında
yaşanan sosyo-kültürel, ekonomik, politik ve fiziksel sorunlara yanıt arayacak
projeler üretilmeli ve gerçekleştirilmelidir. Bu uygulamalar esnasında sosyal
dokunun korunması ana hedef haline getirilmelidir.
İnsanın vazifesini “dünyanın güzelleştirilmesi” olarak özetleyen
mimar Turgut Cansever; “İçinde yaşanılan sosyal çevrenin
bir kültürün neticesi olduğu göz ardı edilemez. Bu yaklaşım ile şehre bakmak,
şehirde denge ve düzen sağlayan, fiziki mekâna estetik katan bir sonuç
doğurur.”4 diyerek görüşlerini ifade eder.
1 Smith, N. (2006). Yeni küresellik, yeni şehircilik: Küresel kentsel strateji
olarak soylulaştırma. İlknur Urkun, İ. ve Gündoğdu, İ. B. (Çev.), Planlama
Dergisi, 2, 13–27
1 Ergün, Nilgün, “Gentrification Kuramlarının İstanbul’da Uygulanabilirliği”,
İstanbul’da Soylulaștırma Eski Kentin Yeni Sahipleri, Derleyenler David Behar,
Tolga İslam, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, İstanbul 2006
2 Uysal, U. E. (2006). Soylulaştırma Kuramlarının İstanbul’da Uygulanabilirliği:
Cihangir Örneği. Journal of the Chamber of City Planners, 2, 77–92.
3 İslam, Tolga, “Galata’da Soylulaștırma: Soylulaștırıcıların Demografik ve
Kültürel Özellikleri Üzerine Bir Çalıșma”, TBMMOB Șehir Plancıları Odası
Kentsel Dönüșüm Sempozyumu 11–13 Haziran 2003, YTÜ Yayınları, İstanbul
4 Can, A., & Doğan, M. (2015). Bir Şehir Kurmak: Turgut Cansever’le
Konuşmalar. İstanbul: Klasik, 146
Büşra Öktem Karagül. Yıldız Teknik Üniversitesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümü’nden 2019 yılında mezun oldu. Halen Mimarlık Çift Anadal eğitimine devam etmektedir. Tarihi kent dokuları ve tarihi çevrede tasarıma ilgi duymaktadır.