Dünya tarihinde evrensel sergiler dönemi olarak bilinen ondokuzuncu yüzyılın ikinci yarısında, Batı, kapitalizmle öne sürdüğü “genişletilmiş tek dünya”yı mimari aracılığıyla mikrokozmosda temsil etmiş; fuarlarda çok sayıda katılımcı, sinai gelişimlerini “geçici” ve “büyük boyutlu” alanlarda sergilemiştir. Mimaride “üslup”un “icat edilen”e dönüşmeye başladığı bu dönemde fuarlar, büyük kentsel altyapı yatırımlarının yanısıra yeni malzemelerin tasarımlarda cesurca denenmesine öncülük etmişlerdir.
Osmanlı Devleti gibi merkezi yönetimin mevcut olduğu ülkelerde Sanayi Devrimi sonrası süreç, Batı’dan farklı aşamalardan geçmişse de; geleneksel tarih yazımı Batı ağırlıklı olduğundan farklılıkları ortaya koyan araştırmalara rastlanamamaktadır.
Mimarlık tarihi araştırmaları, Batı’nın, egemen söylemini güçlendirmek üzere, Batı-dışı’nı homojen kurguladığını göstermektedir. Verileri sunulacak araştırmanın çıkış noktası, bu statik modelin gerçekte varolmamış olmasıdır.
Mevcut tarih yazımında bu sorun ortaya koyulmamıştır. Bu eksikliği doldurmak üzere yapılan araştırmanın temel görsel veri alanını İstanbul Fuar Merkezi, İstanbul Üniversitesi Nadir Eserler Kütüphanesi, Victoria Albert Müzesi ve Library of Congress arşiv belgeleri ile ulusal ve uluslararası dönem yayınları oluşturmaktadır.
1851’de Londra’da ilki gerçekleştirilen dünya fuarları, yüzyıl sonundan itibaren yerini ihtisaslaşmış ticaret fuarlarına bıraktığından yüzyıl dönümünden sonraki fuarlar sunumun kapsamı dışında tutulmuştur.
Araştırmada, 1850-1900 arasında gerçekleştirilen dünya fuarlarından, Osmanlı Devleti’nin Abdülmecid (1839-61), Abdülaziz (1861-76) ve II. Abdülhamid (1876-1909) saltanatları dönemine rastgelen 1851 Londra, 1867, 1878, 1889 ve 1900 Paris, 1873 Viyana ile 1893 Chicago Dünya Fuarları incelenmektedir.
None