Menü

Anasayfa / Blog

Tim Burton ve ‘Burtonesque’ Filmleri
İskele Blog 03 Temmuz 2020
Merve Nur Ocaklı

Tim Burton ve ‘Burtonesque’ Filmleri

Mimarlık nasıl mekanı üreten ve şekillendiren bir disiplin ise sinema da bu anlamda mimarlıkla kesişir niteliktedir. Her ikisi de mekan ve zaman aracılığıyla bir gerçeklik inşa etmeyi amaçlar. Sinema ve mimarlıktaki gerçeklik tartışması, en başta fiziksel ve kültürel bağlamın sorgulanmasını sağlamıştır.1 Bu sorgulama, yeniden kurgulamayı ve yeniyi üretmeyi mümkün kılmıştır. Hem mimarlıkta hem de sinemada olayları, mekanları kurgulamak ve kurmak konusunda yeni yaklaşımların varlığı ortaya çıkmıştır.

Mimarlıkta olduğu gibi, sinemada da mekan sadece biçimsel değil, kavramsal, duyusal, zamansal gibi farklı boyutlarda kurgulanmaktadır. Mekanın biçimsel ve kavramsal kurgusu bir yaşam kültürü oluşturur. Sinema ise mekanda var olan yaşam kültürünü dışarıdan bir gözle seyirciye aktarır. Mekan, kurgusuna bağlı olarak korku, neşe, sıkıntı, üzüntü gibi farklı duygular hissettirebilir.

Filmlerde dinamizm, dinginlik gibi tematik özellikler tek başına ele alındığı gibi bazen de bu kavramlara birlikte yer verilerek karşıtlık vurgulanmaktadır. Sıra dışı tarzı ile Tim Burton, filmlerinde bu karşıtlığı ele alan bir yönetmen olarak biliniyor. Filmlerinde karanlık ve aydınlık, korkutucu ve davetkar gibi kavramlar üzerinden çelişkilerle dolu bir dünya kurar. Hayatı hem kibar hem de trajik, güzel ama acımasız, komik aynı zamanda da rahatsız edici olarak gösterir. Örneğin, Charlie and the Chocolate Factory (Charlie’nin Çikolata Fabrikası) filminde rasyonel kent ve fantastik fabrika, Alice in Wonderland (Alice Harikalar Diyarı’nda) filminde Londra kenti ve kentin altındaki harikalar diyarı, Big Fish (Büyük Balık) filminde ise büyük şehirler ve Spectre kasabası bir arada yer almıştır.

 Harikalar Diyarı'nda Çay Partisi, Alice in Wonderland, 2010, IMDB.

Modern dünyanın sunduğu steril, tek tip yaşamın aksine farklılığın, çeşitliliğin varlığı Tim Burton filmlerinin sadece karakterlerinde değil, mekanlarında da fark edilmektedir. Filmlerinde karakterlerin özelliklerini ve duygu durumlarını yaşadıkları mekana yansıtan bir tavır sergiledikleri görülmektedir. Bunun yanı sıra Burton, popüler sürrealist denilebilecek manipüle edilmiş, itici, deforme, tekinsiz mekan ve karakter tasarımları ortaya koyarak modernizmin yalıtılmış kontrollü mekanlarını ve karakterlerini eleştirmektedir. Modern gelenekselliğin dışında kabul edilen bu tasarımların yabancılaşmış ögeler olması dolayısıyla Burton’ın grotesk bir tarzının olduğu söylenmiştir. Filmlerinde ekspresyonizm, kübizm gibi akımların ve gotik üslubun etkileri görülse de kendine has özellikleri nedeniyle tarzı ‘Burtonesque’ olarak tanımlanmıştır.2

Big Fish (Büyük Balık) filmindeki Spectre kasabasının steril, kontrollü, aşırı tanımlanmış hali adeta modernizmin temsili niteliğindedir. Mutluluğun hüküm sürdüğü bir kasaba olan Spectre’nin ana karakter tarafından cazip bulunmayıp terk edilmesi de modernizme dair bir eleştiri olarak kabul edebilir. Çünkü ideallerin yanında rastlantıların ve belirsizliklerin de olduğu bir yaşam karakter için daha caziptir.

Spectre Kasabası, Big Fish (Büyük Balık), 2003, IMDB.

Sinemada karakter ve mekan bağlamının olması kaçınılmazdır. Tim Burton filmlerinde de karakterin duygu durumu mekanın fiziksel yapısında baskın olarak görülebilir. Tim Burton yarattığı garip kabul edilen karakterleri, onları yargılamayacak mekanlara yerleştirmektedir. Örneğin Büyük Balık filmindeki Jenny Hill karakterinin Spectre kasabasındaki yıkık dökük ve ürkütücü evi karakterin ruh halinin dışa vurumu niteliğindedir.

Jenny Hill’in Evi, Big Fish(Büyük Balık), 2003, IMDB.

Sinema ve mimarlıkta genellikle görsellik ön planda tutularak kavramsal boyut göz ardı edilmektedir. Ancak hem sinemada hem de mimarlıkta mekan, sadece fiziksel olarak değil, duyusal olarak da algılanması için kurgulanır. Dolayısıyla, mekan birden fazla duyuya hitap etmektedir. Tim Burton da kendine has üslubuyla sadece karakterler üzerinden değil, mekanlar üzerinden de seyirci ile yoğun duyusal bir bağ kurmaktadır.

Modernizm, bireysel becerilerin ve yaratıcılıkların yok sayıldığı, standardize edilmiş ve prototipleştirilmiş bir yaşam kültürü sunar. Tim Burton kendi hayat tecrübelerinin de etkisiyle genellikle modern yaşam kültürüne eleştirel yaklaşmıştır. Filmlerindeki sıra dışı tarzı bu yaklaşımının tezahürüdür. Modern yaşam kültürü, gündelik yaşamdaki raslantısallıkları da barındırmalıdır. Burton da kurgularında böyle bir kültürün daha zengin, canlı ve hareketli olacağını vurgulamaktadır.

Tim Burton’ın hayal dünyası bazıları için tuhaf ve rahatsız edici olsa da kendine has üslubuyla izleyicisine ulaşmaktadır. Onun evreni, dışlanmış karakterlerle dolu olmasına rağmen korkutucu olmaktan ziyade çekici olduğu söylenebilir. Aykırı görünen, dışlanmış karakterlerini, onları yargılamadan kabul edecek mekanlarıyla var etmektedir. Genellikle mutlu sonla bitirdiği filmlerinde farklı olmanın dışlanmışlık olmadığını vurgulayarak modernizmin kalıplarını yıkmaktadır.

Archdaily

Çağlar, N., Güleç, G., 2014, Sinema ve Mimarlık Etkileşimi: Tim Burton Filmlerinde Modernizm Eleştirileri, Mimarlık Dergisi.

2 He, Jenny, 2009, “An Auteur for All Ages”, Tim Burton, The Museum of Modern Art, New York.

Merve Nur Ocaklı. Haziran, 2016’da Bahçeşehir Üniversitesi Mimarlık Bölümü’nden mezun oldu. 2017–2019 yılları arasında mimarlık ofislerinde mimar olarak çalıştı. 2019 yılından bu yana Türkiye Tasarım Vakfı’nda gönüllü olarak çeşitli çalışmalarda yer aldı. Eylül 2019’da başladığı Kadir Has Üniversitesi Mimarlık ve Kent Çalışmaları Tezli Yüksek Lisans Programı’na devam etmektedir.

 

Benzer İçerikler

Tarihi Metnin Mekânsal Okuması: Machiavelli vs. Nizamü’l-Mülk
Eren Can Altay İskele Blog
Tarihi Metnin Mekânsal Okuması: Machiavelli vs. Nizamü’l-Mülk

Siyaset felsefesi ve tarihi açısından Nizamü'l-Mülk'ün "Siyasetnamesi" ile Machiavelli'nin "Prens"i birçok defa karşılaştırılmıştır. Ancak bu defa, zaman üzerinden yola çıkarak tarihsel bir okuma yapılmamıştır. Tarihsel metinler, günümüzdeki bir mimarın gözünden mekânsal olarak ele alınmıştır.

Devamını oku
Ahmet Doğu İpek’in Başımızda Siyahtan Bir Hale Sergisi Üzerine İzlenimler
Heval Zeliha Yüksel İskele Blog
Ahmet Doğu İpek’in Başımızda Siyahtan Bir Hale Sergisi Üzerine İzlenimler

Ahmet Doğu İpek’in Arter’de yer alan “Başımızda Siyahtan Bir Hâle” isimli sergisi sanatçının 2020–2022 yılları arasında farklı mecraları kullanarak ürettiği eserleri bir araya getiriyor. Heval Zeliha Yüksel, farklı duyulara ve sayısız deneyime açık olan sergiyi Ahmet Doğu İpek ile gezerek sergiye dair izlenimlerini yazdı.

Devamını oku
Paylaş
EN