“Anıtların korunması, onları herhangi bir yararlı toplumsal amaç için kullanmakla kolaylaştırılabilir. Bunun için bu tür bir kullanım arzu edilir ancak bu nedenle yapının planı veya bezemeleri değiştirilmemelidir ancak bu sınırlar içinde yeni işlevin gerektirdiği değişiklikler tasarlanabilir ve buna izin verilebilir.” (Venedik Tüzüğü – 5. Madde)
Kent çeperlerinin genişlemesiyle birlikte merkezde kalan işlevini yitirmiş alanların ve yapıların kentsel dönüşüm projeleri kapsamında ilk hedef olması güncelliğini koruyan bir meseledir. Kentliliğin getirdiği sorumluluğun bilincine varabilen çok aktörlü karar mekanizmalarının eliyle farklı işlevlerde kullanılabilen bu yapılar, kent imgesine kattıkları değer ölçeğinde ön plana çıkmaktadırlar. Kentsel yenileme ve dönüştürme stratejileri bağlamında yeniden işlevlendirilerek müze ve sergi alanı gibi kültürel alanlar olarak hizmet vermeye başlayan yapılar; kent kültürüne katkıda bulunan, hasar gören kolektif belleğin onarım mekânları haline gelebilmektedir. 1
Tarihi yapıların sosyal, kültürel, tarihi ve mimari değerleri onların korunmasını ve gelecek kuşaklara aktarılmasını zorunlu kılmaktadır. Tarihte çeşitli işlevlere karşılık vermek üzere tasarlanmış olan yapılar, yaşam standartlarının ve gereksinimlerinin değişmesi ile birlikte zamanla bakımsızlıktan ve çevre şartlarından dolayı zarar görürler. Bu zararların oluşmasını engellemek için tarihi yapıları koruma yöntemlerinden biri de yeniden işlevlendirme olgusudur. Yeniden işlevlendirme; kültürel değere sahip bir yapının korunması, kent yaşamına ve kullanıma katılması ve kültürel ve tarihsel sürdürülebilirliğinin sağlanması adına önemli bir adımdır.
Tarihi bir yapıyı yeniden işlevlendirme, kullanım dışı kalmış yapılara mekânsal ve yapısal özellikleri ile örtüşen yeni kullanım olanaklarının sağlanmasıdır. Bir koruma disiplini olan yeniden işlevlendirme sayesinde tarihi yapılar yeniden hayat bulur ancak yeni işlev belirlenirken yapının mimari özellikleri, sosyal ve kültürel değerleri ile çevresel etkenlerin dikkate alınması gerekmektedir.
İşlevsel, ekonomik ve çevresel nedenlerle kullanılmayan yapıların yeniden işlevlendirilmesi ile tarihi, kültürel, sosyal ve mimari değerlere sahip olan bu yapıların kent belleğindeki yerinin yeniden canlanması amaçlanır. Böylece ekonomik açıdan yarar sağlanırken kültürel ve tarihsel süreklilik de korunmuş olur. 2 Bu çerçevede kentsel terk alanının yeniden canlandırılması için mevcut yapının kullanılarak korunması gerek kaynak verimliliği açısından gerekse sürdürülebilirlik açısından çok önemlidir.
Günümüzde “adaptive reuse” olarak adlandırılan, eski bir yapının inşa edilme amacından farklı bir amaç için kullanılması kapsamında yapılan uygulamalar yaygınlık kazanmıştır. Bu şekilde yapının sürdürülebilirliği ve dönüşümü sağlanmaktadır. Bu uygulamalar sayesinde kent ve sakinlerine çevresel, sosyal ve ekonomik faydalar sağlayan projeler hayata geçirilmiştir.
"Adaptive Reuse" kavramı kapsamında hayata geçirilmiş projelerden biri İspanya’da bulunan Sant Sadurní d'Anoia Kültür Merkezi ve Arşiv Kütüphanesi’dir. Sant Sadurni d'Anoia’da bulunan eski bir okulun yeniden işlevlendirildiği proje, kütüphane ve arşiv içeren bir kültür merkezine ev sahipliği yapmaktadır. Tarihi bina arsanın batı kesiminde yer almaktadır ve yirminci yüzyılın başlarında sıkça rastlanan bir okul tipolojisi olan U şeklindedir. Yeni hacim, tarihi binanın arkasında, ona dokunmadan inşa edilmiştir.
Sant Sadurní d’Anoia Kültür Merkezi ve Arşiv Kütüphanesi
Sant Sadurní d’Anoia Kültür Merkezi ve Arşiv Kütüphanesi
Yeniden işlevlendirme kapsamında bir diğer örnek ise Belçika’da bulunan Ütopya, Sahne Sanatları Kütüphanesi ve Akademisi’dir. Yapı Aalst şehrinde, yeni bir kent simgesi ve kültürel merkez olması hedeflenerek yapılmıştır. Utopia (yapıya verilen ad), eski bir askeri okulun kabuğunun içine inşa edilmiştir. Yapı, yeni haliyle hem şehir kütüphanesi hem de sanat akademisi olarak kullanılmaktadır. Yapının kırmızı tuğlalı dış cephesi kentsel dokuyla uyum sağlarken içi de öğrenme alanlarını verimli kılacak bir mekan kurgusuna sahiptir.
Ütopya, Sahne Sanatları Kütüphanesi ve Akademisi
Ütopya, Sahne Sanatları Kütüphanesi ve Akademisi
İşlevi yeniden belirlenen bir diğer yapı ise Danimarka’da bulunan eski bir beton fabrikasından dönüştürülen Roskilde Halk Lisesi’dir. Yapı, yaşam boyu öğrenme kavramını temel alan Danimarka halk liseleri sistemine bir örnektir. Bina yeniden işlevlendirilirken eski yapının orijinal sütunları ve çatısı kullanılmıştır. İç mekanda yerleştirilen renkli modüller yapıdan geçen bir omurga etrafında düzenlenmiştir.
Roskilde Halk Lisesi Diyagramları
Bir başka "adaptive reuse" örneği olan yapı, Hollanda’da 1932 yılında inşa edilen hangar binasından bir halk kütüphanesine dönüştürülen Lochal Kütüphanesi'dir. Kapalı bir kamusal alan olarak tanımlanan kütüphane binasında; sanat organizasyonları, ortak çalışma alanları, konferanslar ve halka açık etkinlikler için kurgulanan alanlara ek olarak, ziyaretçilerin yeni beceriler öğrenebilecekleri özel olarak tasarlanmış birçok laboratuvar ve atölye bulunmaktadır.
İşlevi değiştirip tekrar hayata döndürülen bir diğer yapı Polonya'da bulunan Leszczynski Antoniny Malikanesi'ndeki eski çiftlik binalarıdır. Restorasyon ve genişletme çalışmaları ile yaşlı insanlara adanmış bir merkeze dönüşen çiftlik, ihtiyaç duyulan bütün yapı hizmetlerini içeren bir rehabilitasyon merkezidir. Çiftlik bünyesinde bulunan ahır, tahıl ambarı gibi yapılar inşa edildikleri zamana göre farklı kompozisyon ve yüksekliklere sahiptir. Bunları bir araya getirmek için korkuluk, güneş kırıcı, bilgi standı, çit gibi iç tasarım öğelerinde delikli korten levhalar kullanılmıştır. Paslı çelik levha malzemesi, yapısı gereği kaçınılmaz zaman değişimlerini simgelemektedir.
Örneklerden de görüldüğü gibi kentlilerin kullanımına açılacak olan mekânda amaç insanlara yeni ve restore edilmiş bir yapı yapmanın yanında, herkesin kendisi için bir şeyler bulabileceği ve toplumsal faydaya katkı sağlayabilecek bir yer oluşturmaktır.
1. Şengünalp C., Doğruer N. E. (2017), Kentsel Yeniden Canlandırma Modelinde Kültür ve Sanatın Yeri, İdil Dergisi, 6 (32), 1337 2. Özalp H., Türkiye’de Otel Olarak Yeniden İşlevlendirilen Kervansarayların İç Mimari ve Çevre Tasarımı Açısından İrdelenmesi, Yüksek Lisans Tezi, Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara, 2000
Elif Sena Işık. Yıldız Teknik Üniversitesi Mimarlık Bölümü'nden mezun olduktan sonra aynı okulda Yapı Fiziği kürsüsünde yüksek lisans eğitimine başladı. İskele'de vakit geçirmeyi çok seviyor.
Siyaset felsefesi ve tarihi açısından Nizamü'l-Mülk'ün "Siyasetnamesi" ile Machiavelli'nin "Prens"i birçok defa karşılaştırılmıştır. Ancak bu defa, zaman üzerinden yola çıkarak tarihsel bir okuma yapılmamıştır. Tarihsel metinler, günümüzdeki bir mimarın gözünden mekânsal olarak ele alınmıştır.
Devamını okuAhmet Doğu İpek’in Arter’de yer alan “Başımızda Siyahtan Bir Hâle” isimli sergisi sanatçının 2020–2022 yılları arasında farklı mecraları kullanarak ürettiği eserleri bir araya getiriyor. Heval Zeliha Yüksel, farklı duyulara ve sayısız deneyime açık olan sergiyi Ahmet Doğu İpek ile gezerek sergiye dair izlenimlerini yazdı.
Devamını oku