Menü

Anasayfa / Blog

Tasarım ve Dışındakiler
İskele Blog 17 Nisan 2020
Furkan Filiz

Tasarım ve Dışındakiler

Hayatta işlerimizi gerçekleştirirken özellikle de yeni ürünler ve projelerden bahsediyorsak tasarım kavramı bizim dünyamızda demektir. Fakat aslında tasarımın dışında gelişen bir çok olay tasarım sürecini belirleyen, sınırlayan, tanımlayan şeylere dönüşür. Bu yazıda tasarımın dışında gibi gözüken fakat çok belirleyici olan bazı etmenlerden ve bunların etkilerinden bahsederek farklı bir bakış açısı oluşturmaya çalışacağım.

Andrej Lišakov, Unsplash

Örneğin kendinize özel bir masa yaptırmak istiyorsunuz. Masanın nasıl olacağına dair hayalleriniz var, belki çizimleriniz var. Özel bir tasarımdan bahsettiğimiz zaman devreye farklı etmenler girebiliyor. Mesela bu masayı kim yapacak? Nasıl yapacak? Ne kadara yapacak? Neticede bir takım ekonomik ve pratik meselelerle karşılaşıyoruz. Öncelikle hayal ettiğiniz, tasarladığınız ürünü sizin için yapabilecek bir marangoza ihtiyacınız var. Bunun için bir marangoz çevrenizin var olması ya da bu çevreyi oluşturmanız gerekiyor. Bu süreçleri başarılı bir şekilde tamamladığınızda artık sizin için ürününüzü yapacak teknik donanımı ve zanaat kabiliyeti olan bir ustanız var demektir. Şimdi sıra malzeme kısmına geliyor. Tasarladığınız ürünün iyi bir ahşap gerektirdiğini (genelde özel işlerde tercih edilebilir) varsayalım. Bu ahşabın bir bedeli var veyahut özel bir parça bulmanız gerekebilir. Ahşap konusu öyle derya deniz bir konu ki uygun parça, uygun ağaç denklemi mutlaka sağlanmalıdır. Uygun ahşabı da bulduğumuzu varsayarsak uygulama kısmına geçebiliriz. Fakat bulduğumuz ahşabın maliyeti çok yüksek gelmiş olabilir ya da farklı bir yerden getirtmek zorunda kalabiliriz. Ekonomik olarak karşılayamıyor olabilir ya da o masrafa girmek istemeyebilirsiniz. Bu meseleye de bir çözüm bulduğumuzu varsayalım. Hayalinizdeki ürünü istediğiniz şekilde yaptırdınız ve evinizde kullanıyorsunuz. Hikaye buraya kadar güzel fakat bundan sonrası için de aynı düzende devam edecek mi bilmiyoruz.

Ján Jakub Naništa, Unsplash.

Oğlunuzun lise tercihi sebebiyle bulunduğunuz ilden taşınmanız gerekiyor. Sizin zaman içerisinde yapmış ve yaptırmış olduğunuz birçok eşya da sizinle birlikte bir yolculuğa çıkıyor. Size uygun büyüklüklerdeki evlerin güneşe bakan cepheleri yok sizin için de evin cephesinin güneş alan bir yer olması çok önemli. Diğer seçeneklerdeki evlerin yola cephesi olduğu için çok gürültülü, merkeze veya parka uzak ya da güvenli bir çevresi yok (ki sizin 4 yaşında da bir kızınız var ve parka çıkmak istiyor). Eşinizin iş yerine uygun bir lokasyonda ev bulmanız lazım. Optimum şartlarda evi bulduğunuzu da varsayalım. Bu kez elinizdeki tasarlanmış ürünler, özel çalışma masanız bu yeni evde kendine doğru yer bulamıyor. Ya da mekan küçük, masa büyük kalıyor. Velhasıl ideal uyum ve mutluluk mümkün olamıyor. Halbuki biz rahat edelim ve konforlu bir şekilde hayal ettiğimiz masamızda çalışalım istiyoruz fakat hayat bizi kendi gündemine çekerek o özel çabadan uzaklaştırıyor. Tasarım aslında objelere yüklediğimiz değerden fazlasıymış. Anı ve yaşamayı ele alış biçimimiz aslında tasarım dünyamızı ve ürünlerini oluşturan şeyin kendisiymiş. Mutlu eden meta değil o ürünlerle, eşyalarla birlikte yaşadığımız, paylaştığımız, biriktirdiğimiz anılarmış. Bu perspektif hayatın bir çok konusu için de geçerli.

Buradan hareketle tasarımın hayatımıza katkılarından bahsederken tasarımın dışında olan konuların etkilerinden de bahsetmek gerektiğini düşünüyorum. Çünkü hayatın kendisi, bizim kontrol edemediğimiz etmenler tarafından her gün şekilleniyor. Biz onu nasıl kabul edip algılarsak o yönde bir yaşayış geliştiriyoruz. Böylece adaptif bir yaşam biçimi oluşuyor.

İlk örnekte olduğu gibi özel bir alan veya eşya üretme çabanızın bir takım ekonomik ve pratik kısıtlamaları var. Bu kısıtlamaların da ötesinde hayatın size getirdikleri var. Evinizi değiştirmek zorunda oluşunuz, yeni ev düzeninizi hayalinizdeki gibi gerçekleştiremiyor oluşunuz gibi. Bu konular bizim tasarım dediğimiz zaman kastettiğimiz gündelik yaşam alanlarımızdan gündelik eşyalarımıza kadar birçok konu için de geçerlidir. Herkes kaliteli iyi tasarlanmış alanlarda yaşamak isteyeceği gibi tasarlanmış objelerle de hayatına zevk ve estetik katmak ister. Fakat maalesef bu yaklaşımlar ekonomik gerçeklikler sebebiyle mümkün olamıyor. Bu sebeple özel tasarım ürünler üzerinden konuşmak yerine hayatımızı saran ürünleri nasıl daha iyi kombinleyebileceğimize ve bunları seçerken nelere dikkat edebileceğimizden bahsederek konuyu bağlamak isterim.

Sizler de evlerinizi ve yaşamlarınızı kurgularken bütün eşyalarınızın aynı dilde birbiriyle konuşarak var olması için çabalayabilirsiniz. Böylece eve alacağınız ürünler bir bütünün parçası olur. Kişisel olarak alacağınız ürünleriniz ise sizin çizginizin ve tarzınızın, yaşantınızın bir bütününü oluşturur.
 Çevrenizde oluşturacağınız mekânlar ve aldığınız/ürettiğiniz ürünler de zaman içinde sizin zevklerinizi geliştirecek ve yönlendirecek bir güce sahip olacaktır. Maalesef ki günümüz gündelik yaşantısında bu mefhumdan çok uzak bir şekilde karma karışık hayatlar yaşıyoruz. Bir çok kötü tasarıma maruz kalıyoruz (grafik, ürün, mekân). Bu süreçte de görsel hafızamız kirleniyor ve gördüklerimizi normalleştiriyoruz. Yanlışları bile göremez oluyoruz. Temennim odur ki bize temas eden, bizim maruz kaldığımız her kaynağı ne kadar düzenleyebilirsek o kadar zevk ve stil sahibi oluruz en önemlisi de kendimiz oluruz. Böylece geçici gündelik kültürlerin ve ekonomilerin yüzeyselliğinden, kalitesizliğinden uzaklaşabiliriz. Kendi tabirimle “plastik kültür”den uzaklaşıp özümüze dönerek geçmişimizdeki değerleri, kalite görgümüzü yaşayabilir ve yaşatabiliriz. 


Furkan Filiz.
Mimar, tasarımcı. İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Bölümü’nden mezun oldu. Endüstri Ürünleri Tasarımı Bölümü’nde ise çift anadal çalışmaları devam etmektedir. Katıldığı ulusal ve uluslararası mimari proje ve tasarım yarışmalarında çeşitli ödüller aldı. Mimarlık teorisi, teknoloji ve tasarım yönetimi konularıyla ayrıca Türk müziği ve kültürel çalışmalarla ilgileniyor. Halen TRT bünyesinde “incubation specialist“ olarak çalışmaktadır.

#Tasarım 




Benzer İçerikler

Tarihi Metnin Mekânsal Okuması: Machiavelli vs. Nizamü’l-Mülk
Eren Can Altay İskele Blog
Tarihi Metnin Mekânsal Okuması: Machiavelli vs. Nizamü’l-Mülk

Siyaset felsefesi ve tarihi açısından Nizamü'l-Mülk'ün "Siyasetnamesi" ile Machiavelli'nin "Prens"i birçok defa karşılaştırılmıştır. Ancak bu defa, zaman üzerinden yola çıkarak tarihsel bir okuma yapılmamıştır. Tarihsel metinler, günümüzdeki bir mimarın gözünden mekânsal olarak ele alınmıştır.

Devamını oku
Ahmet Doğu İpek’in Başımızda Siyahtan Bir Hale Sergisi Üzerine İzlenimler
Heval Zeliha Yüksel İskele Blog
Ahmet Doğu İpek’in Başımızda Siyahtan Bir Hale Sergisi Üzerine İzlenimler

Ahmet Doğu İpek’in Arter’de yer alan “Başımızda Siyahtan Bir Hâle” isimli sergisi sanatçının 2020–2022 yılları arasında farklı mecraları kullanarak ürettiği eserleri bir araya getiriyor. Heval Zeliha Yüksel, farklı duyulara ve sayısız deneyime açık olan sergiyi Ahmet Doğu İpek ile gezerek sergiye dair izlenimlerini yazdı.

Devamını oku
Paylaş
EN